Gençlere Sesleniyorum-82 İNSANLIĞIN SON DİNİ

İlahi dinlerin en sonu İslamdır.   İslam Dinine “İSLAM” adı Allah tarafından verilmiştir. Kur’an-ı Kerimde bunu  bildiren ayetler vardır. Bunlardan biri Maide suresinin 3. Ayetidir. Cenab-ı  Hak bu ayette şöyle buyuruyor: “….bugün size dininizi ikmal ettim,  üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı  seçtim”.  Al-i İmran Suresi 19. Ayette ise:” Allah nezdinde hak din İslam’dır…”  Ayrıca Kur’an-ı Kerimin pek çok ayetinde “İslam”, “Müslimin” ve “Esleme”  kelimeleri geçer.  İslam kelime anlamı bakımından “İtaat etmek, boyun eğmek, kurtuluşa  ermek, selamete kavuşmak” gibi anlamlara gelir.  Dini anlamda İslam, “Allah’a karşı tam ihlas ve iman üzere olmak” tir.  Daha geniş anlamda ise, “Peygamber Efendimizin tebliğ buyurduğu şeylerin  hepsini kabul ederek onları yaşamak, sözleri ve davranışlarıyla kabul ettiğini  göstermek, Allah’a ve Peygamberine itaat etmek, gönülden bağlanmak”tir.  Bu tanımlamalara göre İnsanlığın son dini olan İslam’ın amacı; “kişinin  düşüncelerini ve kalbini ıslah ederek, duygu ve davranışlarını en güzele  ulaştırmak, mü’mini dünya ve ahirette mutlu kılmak”tır.  İşte

Devamını Gör »

Gençlere Sesleniyorum-81 MANEVİ DEĞERLERİMİZİ KORUYALIM !…

Sevgili Gençler!…  İlim ve teknik geçmiş yıllara göre çok gelişmiştir.  Hemen her gün yeni bir buluş, insanlığın hizmetine sunulmaktadır.  Gelişmiş araç ve gereçlerle artık kıt’alar arası mesafeler yakınlaşmış,  bilinmeyen diyarlara gidilir hale gelmiştir. Seyahat imkanları artmış,  haberleşme hızlanmıştır.   Dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelen olay, aynı gün  televizyonlardan seyrediliyor… Hatta anında izleniyor… Çeşitli ülkelerin  yaşayışları, inançları, gelenek ve görenekleri evimizden görülüyor… Bu  gelişmelerin elbette pek çok yararının olduğu muhakkaktır.  Ancak bu durum, bazı insanların duygu, düşünce, tavır ve davranışları  üzerinde değişiklikler meydana getirmeye başlamıştır. Hatta bu etkileme, bazı kesimlerde kendi örf, adet ve inançlarını zedelemeye de başlamıştır.  Bir toplumu teşkil eden, fertlerini birbirine bağlayan ve ortak bir inanç etrafında birleştiren faktörler sadece maddi değildir.   Fert ve toplum için manevi değerler ve manevi değerlere bağlılık da en az  maddi güçler kadar gereklidir. Hatta toplum hayatının devamında manevi  değerler maddi güçlerden de etkilidir.  Çünkü manevi değerler, bir toplumun öz benliğini teşkil eden

Devamını Gör »

Gençlere Sesleniyorum-80 DÜNYA BİR MİSAFİRHANEDİR!…

Sevgili Gençler!… Dünyayı, dinlenmek için eğlenip-göçeceğin bir menzil veya uykunda elde edip, kalktığında ise elinde olmayacak bir mal gibi kabul edin. Bir şeyi ele geçirmeye ihtiraslı olup, onu ele geçirdiğinde de bedbaht olan niceleri olduğu gibi, bir şeyin peşine gitmedikleri halde onu elde ederek mutlu olan nice insanlar vardır Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “Nefsani arzulara, (özellikle) kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe,  salma atlara,  sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı düşkünlük insanlara çekici kılındı.  Bunlar, dünya hayatının geçici menfaatleridir. Hâlbuki varılacak güzel yer,  Allah’ın katındadır.” (Al-i İmran Suresi, Ayet:14) Süfyan-i Sevri şöyle diyor: İmam Cafer-i Sadık Hazretleri’nin huzuruna varıp, “Ey Resulullah’ın torunu nasılsınız?” diye sordum. İmam Cafer-i Sadık Hazretleri, “Vallahi üzgünüm, kalbim meşguldür.” diye buyurdu. “Sizi üzen ve kalbinizi meşgul eden şey nedir?” diye sorduğumda şöyle buyurdu: “Ey Sevri, Allah’ın saf ve halis dini, kimin kalbine yerleşirse onu diğer şeylerden alıkoyar. Ey Sevri, dünya nedir ve ne olabilir?

Devamını Gör »

Gençlere Sesleniyorum-79 HIRSIZLIK YAPMAYIN!

Sevgili Gençler!… Hırsızlık, “Başkalarına ait bir malı, sahibinden habersiz ve gizlice, almak, çalmak”tır. İnsanda hırs, israf, lüks hayat, mal-mülk sahibi olmak gibi doymak bilmez duygular vardır. Bunları meşru yolla elde edemeyenler veya bu menfi duygularını dizginleyemeyenler, başkasının mal ve servetine göz diker, hırsızlık ve soygunculuğa yeltenirler. İnsan emeği ve malının dokunulmazlığı vardır. Kimse, başkasının malını haksız yere çalamaz, gasp edemez. İslam mal emniyetini mühim bir esas kabul etmiş, malını müdafaa ederken öldürülenin şehid olacağını bildirmiştir. (S.Nesai, Tahrim, 21) SEVGİLİ gençler1… İslamiyet, hırsızlığı kesin olarak yasaklamıştır.  Hırsızlık yapanların şiddetle cezalandırılması, ellerinin kesilmesi de kesin emirlerdendir. İslam’ın hırsızlık suçuna karşı uyguladığı cezadan, ilk günden beri söz edilmiş,  bunun ilkel ve çok ağır olduğu iddia edilmiştir. Ancak, başka inanç ve yönetim sistemlerinin uyguladıkları cezaların hiçbir caydırıcı etkinliğinin olmadığı, hapisten çıkan hırsızın daha da beceriler öğrenmiş olarak hırsızlık yaptığı görülmüş ve görülmeye devam etmektedir. Bu suç iki şekilde önlenebilir: Biri kaliteli bir eğitim, diğeri

Devamını Gör »

Gençlere Sesleniyorum-78 Siz de ‘BİLİM ve TEKNOLOJİ’ Öğrenin (2)

Sevgili Gençler!… Müslümanlar, yaşadıkları şehirleri medeniyet merkezleri haline getirmişlerdi. Bunlardan biri de Kurtuba’dır. Kurtuba; hastaneleri, kütüphaneleri ve Orta Avrupa’dan öğrencilerin eğitim görmek üzere geldiği okulları ile Avrupa’nın en modern şehri olarak bilinmekteydi. Kültürel ve sosyal alanda meydana gelen atılımlara paralel olarak ilerleyen bilim ve teknoloji, Osmanlı devleti döneminde doruğa ulaşmıştır. Hazerfen Ahmet Çelebi, Lagari Hasan Çelebi gibi âlimler, alanlarında tarihin ilk örnek çalışmalarını gerçekleştirmişlerdir. 14. Yüzyıl’da matbaanın icadı ile 1400-1500 yılları arasında, Arapçadan ve Eski Yunancadan birçok kitap Latinceye çevrilmiştir. Kitaplar, 1495 yılında basılmıştır. Thales’in Mısır’a, Müslümanların da Bizans ve Hindistan’a yaptığı bilimsel amaçlı seyahatler gibi, Avrupa’dan birçok bilim adamı da İslam dünyasına gelerek bilimsel kitapları toplamıştır. Bilimsel eserler, Doğu Uygarlığı’ndan Batı Uygarlığı’na doğru yönelmiştir. Fatih Sultan Mehmet’in ölümünden sonra, doğa bilimlerinin öğretilmesi medreselerden yavaş yavaş kalkmıştır. Bu dönemden sonra zaman içerisinde İslam Dünyasında bilimsel çalışmalar durağan dönemine girmiştir. Batı dünyasında adı kısaca “el Cezeri” olarak bilinen “Bedi’el-Zaman Abu el-izz İsmail

Devamını Gör »

Gençlere Sesleniyorum-77 Siz de ‘BİLİM ve TEKNOLOJİ’ Öğrenin (1)

Sevgili Gençler!… Yaşadığımız yüzyılda dünya tarihini etkileyecek önemli gelişimlere ve değişimlere vesile olan Bilim ve Teknoloji, insanların yaşam koşullarını da köklü ve süratli bir şekilde etkilemektedir. Dünyanın bugünkü medeniyet seviyesinde büyük payı olan bilim ve teknolojinin tarihi gelişimi de son derece hızlı olmuştur. Dokuzuncu yüzyıldan on dördüncü yüzyıla kadar uzanan dünya tarihini incelediğimiz zaman görürüz ki; dönemin en ileri medeniyeti “İslam Medeniyeti”dir.   Özellikle bu tarihler arasında bütün hayatlarının temelini Kuran ayetlerine dayandıran Müslümanlar, o dönemde bile bilime sahip çıkmışlardır. Akıla ve bilgiye dayanan medeniyetleri, bugün dünyanın sahip olduğu pek çok değere de kaynaklık etmiştir. Kuran’da, kâinatın yaratılışı ve düzeni ile ilgili ayetlerin bildirilmesi, bilgi sahibi olmaya büyük önem verilmesi, mü’minlerin tefekküre sevk edilmesi, evrendeki her nesne ve varlığın birbirine olan uyum ve bağlılığı; söz konusu dönemde bilimin ilerlemesine rehberlik etmiştir. Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “Onlar, gökte ve yerde önlerine ve arkalarına bakmıyorlar mı? Dilesek onları yere batırırız, ya

Devamını Gör »

Gençlere Sesleniyorum-76 KİMSEYE ZULÜM VE HAKSIZLIK YAPMAYIN!…

Sevgili Gençler!… Zulüm, “boyutu ve önemi ne olursa olsun herhangi bir hakka tecavüz etmek”tir. Bu kelime, küçük günah hakkında da büyük günah hakkında da kullanılır. Said ibn-i Abdülaziz(r.a) diyor ki: “İyilik eden sevap beklesin, kötülük edense, cezasını (bu nereden geldi diyerek)  inkâr etmesin. Haksız yere bir izzet (yücelik, şan ve şeref) kazanana,  Allah’û Tealâ haklı olarak bir zillet (alçaklık, rezillik, rüsvaylık) verir Zulüm ederek mal toplayana ise, Allah’û Tealâ, zulüm etmeden fakirlik verir” Zulüm; insanlık tarihiyle doğmuş ve günümüze kadar gelmiş ve belki de kıyametin kopacağı güne kadar devam edecektir. Zulüm, Hz. Âdem’in çocuklarından Kabil’in Habil’i kıskanması sonucu öldürmesiyle başlamıştır.  Sonra da bütün dünyayı kasıp kavurmuştur Menfaatine dokunulan herkes, zulmün bedava askerliğini yapmış ve her zalim sultan, zulüm imparatorluğuna “kölelik” etmiştir. Bütün dinler, zulmü yasaklamış ve zalimleri acıklı azapla tehdit etmiştir Ama kör menfaat, kalpleri köreltmiş; zalimleri duyamaz, göremez, anlayamaz hale getirmiştir Zulüm insanı öyle bir hale getirmiştir ki; hiç

Devamını Gör »

Gençlere Sesleniyorum-75 GAFİLLERDEN OLMAYIN!…

Sevgili Gençler!… Gaflet, kelime olarak “dikkatsizlik, vurdumduymazlık ve dalgınlık” gibi anlamlara gelir. İslami anlamı ise, “Allah’ı unutmak ve dini vecibeleri yerine getirmede sorumluluklarının farkında olmama hali”dir. Çoğu İnsan, Allah’ın emir ve yasaklarından habersizce yaşayıp, sadece kendi istek ve arzuları peşinde koştukça, dünyanın fani ve bir imtihan yeri olduğunu unutup geçici mutluluklar,  eğlenceler, nefsanî istek ve arzuların peşinden koşuyor ve bu duyguları tatmin etmekten başka bir amaçlarının olmadığını düşünüyor. Çünkü gaflet içerisinde yaşayan insanlar, sadece dünyanın geçici süsüne takılıp istediklerine sahip olmak için bir ömür boyu çaba harcıyor, sonunda bu çabaları boşa çıkınca da hayal kırıklığına uğruyor. Sayılı günler sona erdiğinde hayal kırıklığına uğramamak için gaflet uykusundan uyanmak gerekir. Bir gün, içinde yaşadığımız dünya hayatı sona erecektir. Bu dünya hayatında hayatını gaflet ile geçirenler, gafil avlanırlar. Cenab-ı Hak bu konuda şöyle buyuruyor: “Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek, yüksek olmayan bir sesle sabah-akşam Rabbini an, gafillerden olma.” (A’raf Suresi, Ayet:205) Allah’ı zikretmek ve

Devamını Gör »

Gençlere Sesleniyorum-74 BÜYÜK GÜNAHLARDAN SAKININ!

Sevgili Gençler!… Yüce Rabbimiz, bizim için maddi ve manevi faydaları olan, bizi huzura, dünya ve ahret mutluluğuna erdiren, iyilikler ile; bizi felaketlere sürükleyen, bela ve musibetlere duçar eden, huzursuzlukların kaynağını teşkil eden kötülükleri Kur’an-ı Kerim’de açık olarak beyan buyurmuştur. Allah’ın emirlerini yerine getiren, iyi ve güzel hareketlerde bulunan, tek kelime ile İslam’ın icaplarını yerine getiren insanlar, bu dünya hayatında huzur ve mutluluk içinde yaşadıkları gibi ahret gününde de ebedi mutluluğa ereceklerdir. Allah’ın haram kıldığı ve büyük günahlardan saydığı işleri yapanlar da bu dünya hayatında huzursuzluktan, bela ve musibetlerden kurtulamayacakları gibi ahret gününde ceza görecek ve işledikleri günahlara karşılık cehenneme gireceklerdir. Büyük günahlar, Kur’an’da ve sünnette günah olduğu belirtilen ve azap ile tehdit edilen günahlardır. Büyük günahların sayısı konusunda çeşitli görüşler varsa da meşhur olan büyük günahların sayısı yedi tanedir. Ebu Hureyre (r.a)den rivayet edildiğine göre bir gün Resulullah (s.a.v): -Helak edici yedi şeyden sakının! Buyurdu.Ashab-ı Kiram:-Ey Allah’ın Resulü, o yedi şey

Devamını Gör »

YALÇIN TOPÇU, PROF. DR. BAYRAM ALTAN’I ZİYARET ETTİ

Büyük Birlik Partisi (E) Genel Başkanı, Turizm (E) Bakanı ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın TOPÇU, Prof. Dr. Bayram ALTAN’ı Ankaradaki ofisinde ziyaret etti. Yalçın TOPÇU, siyasi çalışmalarını, Merhum Muhsin YAZICIOĞLU ile hatıralarını, Turizm Bakanı olduğu günleri ve yaşadıklarını, Merhum Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN ile olan anılarını ve şimdi ise Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN Beyefendi ile olan birlikteliklerini uzun uzun anlattı. Prof. Dr. Bayram Altan da, merhum Turgut ÖZAL, merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN ile birlikte çalıştığı günleri, birbirinden kıymetli özelliklerini ve yaşadığı anıları, tespit ettiği ayrı ayrı güzellikleri ve rüçhaniyetleri dile getirdi. ALTAN, Yalçın TOPÇU’ya siyasi, toplumsal, kültürel, ekonomik ve piyasaların durumu, hızla artan döviz kurları, vatanımızın ve milletimizin istikbali ile ilgili sorular sordu. Ayrıca, “Sayın Bakanım, biz sizi tanıyoruz. Siz dava insanısınız. Çalışmalarınızı ve faydalı hizmetlerinizi biliyoruz. Size gıyaben dualar ediyoruz. Siz bugüne kadar gönlümüzde ve dualarımızdaydınız, bundan sonra da yine gönlümüzde ve dualarımızda olacaksınız!…

Devamını Gör »

Gençlere Sesleniyorum-73 ASILSIZ ŞEYLERE İNANMAYIN!

Sevgili Gençler!…  Batıl, sözlükte, “aslı olmayan, boş şey, yanlış, bir değer taşımayan,  gerçek olmayan şey” demektir.  Aydınlığın olduğu yerde karanlık, ilmin olduğu yerde cehalet, adaletin  olduğu yerde zulüm barınamadığı gibi Hakkın olduğu yerde de batıl  barınamaz, tutunamaz. Yok olup gider. Yok olmaya da mahkumdur.  Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:  “Hak geldi, batıl zail oldu. Şüphesiz batıl, zeval bulmaya (yok  olmaya) mahkûmdur.” (İsra Suresi, Ayet: 81)  İslam Dini, İlahi nuruyla kâinatı aydınlatınca her türlü batıl inanışları,  cahiliye adet ve gelenekleri, çarpık fikirleri reddetmiştir.  İslam güneşinin doğuşundan önce, insanlar, küfrün verdiği bir sancı  içinde kıvranıyordu.   Batıl inanış ve hurafelerden kaynaklanan bir sarhoşlukla nasıl hareket  ettiklerini bilemez duruma gelmişlerdi.  Onları bu perişanlıktan, bu huzursuzluktan kurtaran İslam’dır.  İnsanlar, ancak İslam sayesinde cahiliye adet, gelenek ve inançlarından  kurtulabilmiş ve insanca yaşamanın yollarını elde etmişlerdir. Ancak zamanla imanda zafiyet, amelde ihmallik ve ahlakta sukut baş  göstermiştir.   Bugün ise, zamanla yaşanan irtifanın acı neticeleriyle karşı karşıya

Devamını Gör »

Gençlere Sesleniyorum-72 DÜNYA HAYATI GEÇİCİDİR!….

Sevgili Gençler!…  Allah, insanı şerefli ve üstün bir varlık olarak yaratmıştır.   Ayı, güneşi, yıldızları, gezegenleri, geceyi, gündüzü, yeryüzünde ve  gökyüzünde olan her şeyi insanın istifadesine sunmuştur.  İnsan, kendisine hizmet için yaratılan bütün mahlukattan yararlanacak,  her geçen gün İlahi rızaya uygun olan yeni bilgiler ve faydalı buluşlarla  hayatını daha iyi bir şekilde, huzur ve saadet içinde geçirmeye gayret  edecektir.  Bu bakımdan insan, önce kendisini yoktan var eden ve sayısız nimetlerle  donatan Allah’a inanmak, O’na layık bir kul olmak, emirlerini yerine  getirmek, yasaklarından kaçınmak, dünyayı imar etmek, insanlığın ıslahına  ve hidayetine vesile olmak için çalışmakla görevlidir.  O halde insan, hür irade sahibi ama sorumlu bir varlıktır.   Bu demektir ki, yaptıklarından sorumlu olması nedeniyle bir gün Allah’ın  huzurunda hesap verecektir.   Bu hesap, dünya hayatında değil, ahret hayatının kabirden sonraki  safhasında olacaktır.  O hesap yerine gidiş olan ölüm, bu açıdan insana, dünyadan sonra daha  büyük ve sonsuz bir hayatın kapısı oluyor.  Onun için insan,

Devamını Gör »

Gençlere Sesleniyorum-82 İNSANLIĞIN SON DİNİ

İlahi dinlerin en sonu İslamdır.   İslam Dinine “İSLAM” adı Allah tarafından verilmiştir. Kur’an-ı Kerimde bunu  bildiren ayetler vardır. Bunlardan biri Maide suresinin 3. Ayetidir. Cenab-ı  Hak bu ayette şöyle buyuruyor: “….bugün size dininizi ikmal ettim,  üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’ı  seçtim”.  Al-i İmran Suresi 19. Ayette ise:” Allah nezdinde hak din İslam’dır…”  Ayrıca Kur’an-ı Kerimin pek çok ayetinde “İslam”, “Müslimin” ve “Esleme”  kelimeleri geçer.  İslam kelime anlamı bakımından “İtaat etmek, boyun eğmek, kurtuluşa  ermek, selamete kavuşmak” gibi anlamlara gelir.  Dini anlamda İslam, “Allah’a karşı tam ihlas ve iman üzere olmak” tir.  Daha geniş anlamda ise, “Peygamber Efendimizin tebliğ buyurduğu şeylerin  hepsini kabul ederek onları yaşamak, sözleri ve davranışlarıyla kabul ettiğini  göstermek, Allah’a ve Peygamberine itaat etmek, gönülden bağlanmak”tir.  Bu tanımlamalara göre İnsanlığın son dini olan İslam’ın amacı; “kişinin  düşüncelerini ve kalbini ıslah ederek, duygu ve davranışlarını en güzele  ulaştırmak, mü’mini dünya ve ahirette mutlu kılmak”tır.  İşte

Devamını Gör »

Gençlere Sesleniyorum-81 MANEVİ DEĞERLERİMİZİ KORUYALIM !…

Sevgili Gençler!…  İlim ve teknik geçmiş yıllara göre çok gelişmiştir.  Hemen her gün yeni bir buluş, insanlığın hizmetine sunulmaktadır.  Gelişmiş araç ve gereçlerle artık kıt’alar arası mesafeler yakınlaşmış,  bilinmeyen diyarlara gidilir hale gelmiştir. Seyahat imkanları artmış,  haberleşme hızlanmıştır.   Dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelen olay, aynı gün  televizyonlardan seyrediliyor… Hatta anında izleniyor… Çeşitli ülkelerin  yaşayışları, inançları, gelenek ve görenekleri evimizden görülüyor… Bu  gelişmelerin elbette pek çok yararının olduğu muhakkaktır.  Ancak bu durum, bazı insanların duygu, düşünce, tavır ve davranışları  üzerinde değişiklikler meydana getirmeye başlamıştır. Hatta bu etkileme, bazı kesimlerde kendi örf, adet ve inançlarını zedelemeye de başlamıştır.  Bir toplumu teşkil eden, fertlerini birbirine bağlayan ve ortak bir inanç etrafında birleştiren faktörler sadece maddi değildir.   Fert ve toplum için manevi değerler ve manevi değerlere bağlılık da en az  maddi güçler kadar gereklidir. Hatta toplum hayatının devamında manevi  değerler maddi güçlerden de etkilidir.  Çünkü manevi değerler, bir toplumun öz benliğini teşkil eden

Devamını Gör »

Gençlere Sesleniyorum-80 DÜNYA BİR MİSAFİRHANEDİR!…

Sevgili Gençler!… Dünyayı, dinlenmek için eğlenip-göçeceğin bir menzil veya uykunda elde edip, kalktığında ise elinde olmayacak bir mal gibi kabul edin. Bir şeyi ele geçirmeye ihtiraslı olup, onu ele geçirdiğinde de bedbaht olan niceleri olduğu gibi, bir şeyin peşine gitmedikleri halde onu elde ederek mutlu olan nice insanlar vardır Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “Nefsani arzulara, (özellikle) kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe,  salma atlara,  sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı düşkünlük insanlara çekici kılındı.  Bunlar, dünya hayatının geçici menfaatleridir. Hâlbuki varılacak güzel yer,  Allah’ın katındadır.” (Al-i İmran Suresi, Ayet:14) Süfyan-i Sevri şöyle diyor: İmam Cafer-i Sadık Hazretleri’nin huzuruna varıp, “Ey Resulullah’ın torunu nasılsınız?” diye sordum. İmam Cafer-i Sadık Hazretleri, “Vallahi üzgünüm, kalbim meşguldür.” diye buyurdu. “Sizi üzen ve kalbinizi meşgul eden şey nedir?” diye sorduğumda şöyle buyurdu: “Ey Sevri, Allah’ın saf ve halis dini, kimin kalbine yerleşirse onu diğer şeylerden alıkoyar. Ey Sevri, dünya nedir ve ne olabilir?

Devamını Gör »

Gençlere Sesleniyorum-79 HIRSIZLIK YAPMAYIN!

Sevgili Gençler!… Hırsızlık, “Başkalarına ait bir malı, sahibinden habersiz ve gizlice, almak, çalmak”tır. İnsanda hırs, israf, lüks hayat, mal-mülk sahibi olmak gibi doymak bilmez duygular vardır. Bunları meşru yolla elde edemeyenler veya bu menfi duygularını dizginleyemeyenler, başkasının mal ve servetine göz diker, hırsızlık ve soygunculuğa yeltenirler. İnsan emeği ve malının dokunulmazlığı vardır. Kimse, başkasının malını haksız yere çalamaz, gasp edemez. İslam mal emniyetini mühim bir esas kabul etmiş, malını müdafaa ederken öldürülenin şehid olacağını bildirmiştir. (S.Nesai, Tahrim, 21) SEVGİLİ gençler1… İslamiyet, hırsızlığı kesin olarak yasaklamıştır.  Hırsızlık yapanların şiddetle cezalandırılması, ellerinin kesilmesi de kesin emirlerdendir. İslam’ın hırsızlık suçuna karşı uyguladığı cezadan, ilk günden beri söz edilmiş,  bunun ilkel ve çok ağır olduğu iddia edilmiştir. Ancak, başka inanç ve yönetim sistemlerinin uyguladıkları cezaların hiçbir caydırıcı etkinliğinin olmadığı, hapisten çıkan hırsızın daha da beceriler öğrenmiş olarak hırsızlık yaptığı görülmüş ve görülmeye devam etmektedir. Bu suç iki şekilde önlenebilir: Biri kaliteli bir eğitim, diğeri

Devamını Gör »

Gençlere Sesleniyorum-78 Siz de ‘BİLİM ve TEKNOLOJİ’ Öğrenin (2)

Sevgili Gençler!… Müslümanlar, yaşadıkları şehirleri medeniyet merkezleri haline getirmişlerdi. Bunlardan biri de Kurtuba’dır. Kurtuba; hastaneleri, kütüphaneleri ve Orta Avrupa’dan öğrencilerin eğitim görmek üzere geldiği okulları ile Avrupa’nın en modern şehri olarak bilinmekteydi. Kültürel ve sosyal alanda meydana gelen atılımlara paralel olarak ilerleyen bilim ve teknoloji, Osmanlı devleti döneminde doruğa ulaşmıştır. Hazerfen Ahmet Çelebi, Lagari Hasan Çelebi gibi âlimler, alanlarında tarihin ilk örnek çalışmalarını gerçekleştirmişlerdir. 14. Yüzyıl’da matbaanın icadı ile 1400-1500 yılları arasında, Arapçadan ve Eski Yunancadan birçok kitap Latinceye çevrilmiştir. Kitaplar, 1495 yılında basılmıştır. Thales’in Mısır’a, Müslümanların da Bizans ve Hindistan’a yaptığı bilimsel amaçlı seyahatler gibi, Avrupa’dan birçok bilim adamı da İslam dünyasına gelerek bilimsel kitapları toplamıştır. Bilimsel eserler, Doğu Uygarlığı’ndan Batı Uygarlığı’na doğru yönelmiştir. Fatih Sultan Mehmet’in ölümünden sonra, doğa bilimlerinin öğretilmesi medreselerden yavaş yavaş kalkmıştır. Bu dönemden sonra zaman içerisinde İslam Dünyasında bilimsel çalışmalar durağan dönemine girmiştir. Batı dünyasında adı kısaca “el Cezeri” olarak bilinen “Bedi’el-Zaman Abu el-izz İsmail

Devamını Gör »

Gençlere Sesleniyorum-77 Siz de ‘BİLİM ve TEKNOLOJİ’ Öğrenin (1)

Sevgili Gençler!… Yaşadığımız yüzyılda dünya tarihini etkileyecek önemli gelişimlere ve değişimlere vesile olan Bilim ve Teknoloji, insanların yaşam koşullarını da köklü ve süratli bir şekilde etkilemektedir. Dünyanın bugünkü medeniyet seviyesinde büyük payı olan bilim ve teknolojinin tarihi gelişimi de son derece hızlı olmuştur. Dokuzuncu yüzyıldan on dördüncü yüzyıla kadar uzanan dünya tarihini incelediğimiz zaman görürüz ki; dönemin en ileri medeniyeti “İslam Medeniyeti”dir.   Özellikle bu tarihler arasında bütün hayatlarının temelini Kuran ayetlerine dayandıran Müslümanlar, o dönemde bile bilime sahip çıkmışlardır. Akıla ve bilgiye dayanan medeniyetleri, bugün dünyanın sahip olduğu pek çok değere de kaynaklık etmiştir. Kuran’da, kâinatın yaratılışı ve düzeni ile ilgili ayetlerin bildirilmesi, bilgi sahibi olmaya büyük önem verilmesi, mü’minlerin tefekküre sevk edilmesi, evrendeki her nesne ve varlığın birbirine olan uyum ve bağlılığı; söz konusu dönemde bilimin ilerlemesine rehberlik etmiştir. Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “Onlar, gökte ve yerde önlerine ve arkalarına bakmıyorlar mı? Dilesek onları yere batırırız, ya

Devamını Gör »

Gençlere Sesleniyorum-76 KİMSEYE ZULÜM VE HAKSIZLIK YAPMAYIN!…

Sevgili Gençler!… Zulüm, “boyutu ve önemi ne olursa olsun herhangi bir hakka tecavüz etmek”tir. Bu kelime, küçük günah hakkında da büyük günah hakkında da kullanılır. Said ibn-i Abdülaziz(r.a) diyor ki: “İyilik eden sevap beklesin, kötülük edense, cezasını (bu nereden geldi diyerek)  inkâr etmesin. Haksız yere bir izzet (yücelik, şan ve şeref) kazanana,  Allah’û Tealâ haklı olarak bir zillet (alçaklık, rezillik, rüsvaylık) verir Zulüm ederek mal toplayana ise, Allah’û Tealâ, zulüm etmeden fakirlik verir” Zulüm; insanlık tarihiyle doğmuş ve günümüze kadar gelmiş ve belki de kıyametin kopacağı güne kadar devam edecektir. Zulüm, Hz. Âdem’in çocuklarından Kabil’in Habil’i kıskanması sonucu öldürmesiyle başlamıştır.  Sonra da bütün dünyayı kasıp kavurmuştur Menfaatine dokunulan herkes, zulmün bedava askerliğini yapmış ve her zalim sultan, zulüm imparatorluğuna “kölelik” etmiştir. Bütün dinler, zulmü yasaklamış ve zalimleri acıklı azapla tehdit etmiştir Ama kör menfaat, kalpleri köreltmiş; zalimleri duyamaz, göremez, anlayamaz hale getirmiştir Zulüm insanı öyle bir hale getirmiştir ki; hiç

Devamını Gör »

Gençlere Sesleniyorum-75 GAFİLLERDEN OLMAYIN!…

Sevgili Gençler!… Gaflet, kelime olarak “dikkatsizlik, vurdumduymazlık ve dalgınlık” gibi anlamlara gelir. İslami anlamı ise, “Allah’ı unutmak ve dini vecibeleri yerine getirmede sorumluluklarının farkında olmama hali”dir. Çoğu İnsan, Allah’ın emir ve yasaklarından habersizce yaşayıp, sadece kendi istek ve arzuları peşinde koştukça, dünyanın fani ve bir imtihan yeri olduğunu unutup geçici mutluluklar,  eğlenceler, nefsanî istek ve arzuların peşinden koşuyor ve bu duyguları tatmin etmekten başka bir amaçlarının olmadığını düşünüyor. Çünkü gaflet içerisinde yaşayan insanlar, sadece dünyanın geçici süsüne takılıp istediklerine sahip olmak için bir ömür boyu çaba harcıyor, sonunda bu çabaları boşa çıkınca da hayal kırıklığına uğruyor. Sayılı günler sona erdiğinde hayal kırıklığına uğramamak için gaflet uykusundan uyanmak gerekir. Bir gün, içinde yaşadığımız dünya hayatı sona erecektir. Bu dünya hayatında hayatını gaflet ile geçirenler, gafil avlanırlar. Cenab-ı Hak bu konuda şöyle buyuruyor: “Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek, yüksek olmayan bir sesle sabah-akşam Rabbini an, gafillerden olma.” (A’raf Suresi, Ayet:205) Allah’ı zikretmek ve

Devamını Gör »

Gençlere Sesleniyorum-74 BÜYÜK GÜNAHLARDAN SAKININ!

Sevgili Gençler!… Yüce Rabbimiz, bizim için maddi ve manevi faydaları olan, bizi huzura, dünya ve ahret mutluluğuna erdiren, iyilikler ile; bizi felaketlere sürükleyen, bela ve musibetlere duçar eden, huzursuzlukların kaynağını teşkil eden kötülükleri Kur’an-ı Kerim’de açık olarak beyan buyurmuştur. Allah’ın emirlerini yerine getiren, iyi ve güzel hareketlerde bulunan, tek kelime ile İslam’ın icaplarını yerine getiren insanlar, bu dünya hayatında huzur ve mutluluk içinde yaşadıkları gibi ahret gününde de ebedi mutluluğa ereceklerdir. Allah’ın haram kıldığı ve büyük günahlardan saydığı işleri yapanlar da bu dünya hayatında huzursuzluktan, bela ve musibetlerden kurtulamayacakları gibi ahret gününde ceza görecek ve işledikleri günahlara karşılık cehenneme gireceklerdir. Büyük günahlar, Kur’an’da ve sünnette günah olduğu belirtilen ve azap ile tehdit edilen günahlardır. Büyük günahların sayısı konusunda çeşitli görüşler varsa da meşhur olan büyük günahların sayısı yedi tanedir. Ebu Hureyre (r.a)den rivayet edildiğine göre bir gün Resulullah (s.a.v): -Helak edici yedi şeyden sakının! Buyurdu.Ashab-ı Kiram:-Ey Allah’ın Resulü, o yedi şey

Devamını Gör »

YALÇIN TOPÇU, PROF. DR. BAYRAM ALTAN’I ZİYARET ETTİ

Büyük Birlik Partisi (E) Genel Başkanı, Turizm (E) Bakanı ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın TOPÇU, Prof. Dr. Bayram ALTAN’ı Ankaradaki ofisinde ziyaret etti. Yalçın TOPÇU, siyasi çalışmalarını, Merhum Muhsin YAZICIOĞLU ile hatıralarını, Turizm Bakanı olduğu günleri ve yaşadıklarını, Merhum Prof. Dr. Necmettin ERBAKAN ile olan anılarını ve şimdi ise Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN Beyefendi ile olan birlikteliklerini uzun uzun anlattı. Prof. Dr. Bayram Altan da, merhum Turgut ÖZAL, merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN ile birlikte çalıştığı günleri, birbirinden kıymetli özelliklerini ve yaşadığı anıları, tespit ettiği ayrı ayrı güzellikleri ve rüçhaniyetleri dile getirdi. ALTAN, Yalçın TOPÇU’ya siyasi, toplumsal, kültürel, ekonomik ve piyasaların durumu, hızla artan döviz kurları, vatanımızın ve milletimizin istikbali ile ilgili sorular sordu. Ayrıca, “Sayın Bakanım, biz sizi tanıyoruz. Siz dava insanısınız. Çalışmalarınızı ve faydalı hizmetlerinizi biliyoruz. Size gıyaben dualar ediyoruz. Siz bugüne kadar gönlümüzde ve dualarımızdaydınız, bundan sonra da yine gönlümüzde ve dualarımızda olacaksınız!…

Devamını Gör »

Gençlere Sesleniyorum-73 ASILSIZ ŞEYLERE İNANMAYIN!

Sevgili Gençler!…  Batıl, sözlükte, “aslı olmayan, boş şey, yanlış, bir değer taşımayan,  gerçek olmayan şey” demektir.  Aydınlığın olduğu yerde karanlık, ilmin olduğu yerde cehalet, adaletin  olduğu yerde zulüm barınamadığı gibi Hakkın olduğu yerde de batıl  barınamaz, tutunamaz. Yok olup gider. Yok olmaya da mahkumdur.  Cenab-ı Hak, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:  “Hak geldi, batıl zail oldu. Şüphesiz batıl, zeval bulmaya (yok  olmaya) mahkûmdur.” (İsra Suresi, Ayet: 81)  İslam Dini, İlahi nuruyla kâinatı aydınlatınca her türlü batıl inanışları,  cahiliye adet ve gelenekleri, çarpık fikirleri reddetmiştir.  İslam güneşinin doğuşundan önce, insanlar, küfrün verdiği bir sancı  içinde kıvranıyordu.   Batıl inanış ve hurafelerden kaynaklanan bir sarhoşlukla nasıl hareket  ettiklerini bilemez duruma gelmişlerdi.  Onları bu perişanlıktan, bu huzursuzluktan kurtaran İslam’dır.  İnsanlar, ancak İslam sayesinde cahiliye adet, gelenek ve inançlarından  kurtulabilmiş ve insanca yaşamanın yollarını elde etmişlerdir. Ancak zamanla imanda zafiyet, amelde ihmallik ve ahlakta sukut baş  göstermiştir.   Bugün ise, zamanla yaşanan irtifanın acı neticeleriyle karşı karşıya

Devamını Gör »

Gençlere Sesleniyorum-72 DÜNYA HAYATI GEÇİCİDİR!….

Sevgili Gençler!…  Allah, insanı şerefli ve üstün bir varlık olarak yaratmıştır.   Ayı, güneşi, yıldızları, gezegenleri, geceyi, gündüzü, yeryüzünde ve  gökyüzünde olan her şeyi insanın istifadesine sunmuştur.  İnsan, kendisine hizmet için yaratılan bütün mahlukattan yararlanacak,  her geçen gün İlahi rızaya uygun olan yeni bilgiler ve faydalı buluşlarla  hayatını daha iyi bir şekilde, huzur ve saadet içinde geçirmeye gayret  edecektir.  Bu bakımdan insan, önce kendisini yoktan var eden ve sayısız nimetlerle  donatan Allah’a inanmak, O’na layık bir kul olmak, emirlerini yerine  getirmek, yasaklarından kaçınmak, dünyayı imar etmek, insanlığın ıslahına  ve hidayetine vesile olmak için çalışmakla görevlidir.  O halde insan, hür irade sahibi ama sorumlu bir varlıktır.   Bu demektir ki, yaptıklarından sorumlu olması nedeniyle bir gün Allah’ın  huzurunda hesap verecektir.   Bu hesap, dünya hayatında değil, ahret hayatının kabirden sonraki  safhasında olacaktır.  O hesap yerine gidiş olan ölüm, bu açıdan insana, dünyadan sonra daha  büyük ve sonsuz bir hayatın kapısı oluyor.  Onun için insan,

Devamını Gör »