Sevgili Gençler!… İnkâr, imanın zıddıdır. “Tanımama, kabul ve tasdik etmeme, inanmama, reddetme” anlamlarına gelir. Daha geniş anlamıyla inkâr,” Allah’ın varlığına inanmayı reddetmek, kendisini yaratmış olan Yüce Varlığa karşı gelmek” demektir. İslam, insanlığa eşi bulunmayan üstün bir nizam sunmuştur. İnsanı sonsuz mutluluğa ulaştıracak, onun dert ve ızdıraplarını dindirecek, bütün problemlerini çözecek tek kurtuluş yolu, İslamdır, Kur’anın hükümleridir. Bu nedenle, İslamı kabul etme şerefine ermeyen, Kur’anın hükümlerini inkâr eden inançsız, inkârcı bir kalp; inanç, ibadet, ahlak, fazilet, hak, adalet, irfan, vicdan, şeref, saadet, iyilik ve güzellik namına ne varsa hepsinden mahrumdur. Bir kalp için, dünyanın en perişan ve en utanç verici hali de budur. Dünya hayatında sayısız nimetler içinde adeta yüzerken, nimetlerin sahibine şükretmeyen, nankörlük eden, tevhid inancını inkâr eden nasipsiz, taş kalpli, ateist insandan insanlığın yararına, güzel ve faydalı şeyler beklenemez. Allah ve Resulünün aşkı ile dolmayan kalpten hayır gelmez. Allah’tan korkmayan kalp; kötülüğün, çirkinliğin, acımasızlığın, ahlaksızlığın kaynağıdır. Küfür; Allah’a karşı,