Gençlere Sesleniyorum-10 YASAKLANMIŞ MANYETİK ALANLAR!…

Prof. Dr. Bayram Altan

Sevgili gençler!Doğduğunuz zaman, sizi annenizin karnından çıkaranın kim olduğunu göemediniz ve bilemediniz.Öldüğünüzde de sizi kabre koyanın kim olduğunu bilemezsiniz.

Doğduğunuzda yıkanıp ve temizlendiniz. Öldüğünüzde de yıkanıp ve temizleneceksiniz.

Doğduğunuzda sizin için kimlerin sevindiğini ve mutlu olduğunu görmediniz, bilemediniz. Öldüğünüzde de sizin arkanızdan kimlerin ağladığını ve üzüldüğünü bilemezsiniz.

Doğmadan annenizin karnında dar ve kararnlık bir mekandaydınız. Öldüğünüzde de dar ve karanlık bir mekanda olacaksınız.

Doğduğunuzda sizi örtmek için kumaşa sardılar. Öldüğünüzde de sizi örtmek için kumaşa saracaklar.

Büyüdüğünüzde insanlar diplomanızı ve tecrübenizi sordular. Öldüğünüzde ise melekler size, : “Ahiret için ne hazırladınız?” diye soracaklar.

 Sevgili gençler! Allahsız bir ömrün, imansız bir yaşayışın, İslamsız bir hayatın akıbeti hüsrandır.

Unutmayın ki; bir insan, günahta ısrar eder, kötülüğü ve günah işlemeyi kendisine alışkanlık haline getirirse,  tövbe etmek aklına gelmez. Nefsi ve şeytanı tövbe etmeyi unutturur.

Bir insan suç işlediği zaman, iç sıkıntıları gönlünü ve ruhunu kaplar. Bu sıkıntılar ezelden sonra zincir şekline dönüşür.

Kalbi bozuk olan insanın; fikirleri, düşünceleri, görüşleri, bakışları ve bütün işleri de bozuk olur.

Sevgili gençler! Unutmayınız ki, bozuk kalpler; beyinlerden temiz düşünceleri, evlerden bereketi, sokaklardan iffeti, okullardan terbiyeyi ve sözlerden hikmeti kaldırıp yok eder.

Dinimizin ve necip milletimizin örf ve adetlerinde “ar-namus” kutsal bir kavramdır. Zina ise, namus (iffet) kavramını tahrip eder. Nitekim ceddimiz, “namussuz yaşamaktansa ölmek yeğdir” demişlerdir. Böylece namusun korunmasına verdikleri önemi, “ölüm pahasına” da olsa ayakta tutmuşlardır.

Şiarı; ahlak, doğruluk, merhamet, iffet, ar-namus, adalet, ilim, çalışmak ve helal kazanç olmayan insanın âkıbeti hüsrandır.

Gözlerini; şehvet, şöhret, servet, mevki, makam ve rutbe hırsı bürümüş olan insan; asla sağlıklı düşünemez!…

İnsan, aklı ve duyguları ile hareket eder. Eğer insan, aklını ve duygularını iyi yönde kullanırsa selamete, kötü yolda kullanırsa felakete uğrar. Çünkü insanda, hem iyiliği hem de kötülüğü isteyen nefis vardır.

İnsan, salim aklının emrinde değil de, kötülüğü ve şehveti arzu eden nefsinin esiri olursa, meşru olmayan yasak işleri yapar.

Sevgi ve acıma duygusu, insanın özellikleri; hiddet ve şehvet ise, hayvanın özellikleridir.

Unutmayın; ömrünüz size  yüzlerce yıl mühlet verse; nefsiniz her gün yeni bir bahane bulup size  engel olabilir.

Hışım, şehvet ve hırs rüzgarı; imansız ve ahlaksız kişiyi yolun tozu gibi silip süpürür.

Sevgili gençler! Sizin neşelendiğiniz şeylerle çok kişiler neşelendi. Ancak sahiplerine vefa etmedi ve rüzgar gibi gelip gittiler. Gönül size de vefa etmez. Sizi de terk edip gidecek.O sizden ayrılmadan, siz ondan ayrılmaya bakın!…

Cenab-ı Hak, şöyle buyuruyor:

“Gerçekten mü’minler kurtuluşa ermiştir. Onlar ki, namazlarında huşu içindedirler. Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler. Onlar ki, zekâtı verirler. Ve onlar ki, iffetlerini korurlar.”(Mü’minun Suresi, Ayet: 1-5)

Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de felaha (kurtuluşa) erenlerin nitelikleri açıklanırken,  “Onlar ki,  iffetlerini (namuslarını) korurlar” (Mü’minun Suresi Ayet: 5) şeklinde ifade buyurulmuştur.

Bir diğer Ayet-i Kerime’de Cenab-ı Hak şöyle buyuruyor:

“Müslüman erkekler ve Müslüman kadınlar, mü’min erkekler ve mü’min kadınlar, taate devam eden erkekler ve taate devam eden kadınlar, doğru erkekler ve doğru kadınlar, sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, mütevazı erkekler ve mütevazı kadınlar, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkekler ve oruç tutan kadınlar,  iffetlerini(ırzlarını) koruyan erkekler ve iffetlerini  (ırzlarını) koruyan kadınlar, Allah’ı çok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar var ya; işte Allah, bunlar için bir mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.” (Ahzab Suresi, Ayet: 35)

İnsanda şehvet duygusu, “cinsel arzu” vardır. Bu arzu, zaman zaman şiddetlenir. Eğer frenlenmezse,  insanı zina fiilini işlemeye sürükleyebilir. Onun için bu duyguyu tahrik edecek davranışlardan sakınmak gerekir. Bu sebepledir ki İslam Dini, zinaya yönlendirici yollara dikkatleri çekmiş ve mahzurlarını bildirmiş ve o fiili yapmayı büyük günahlardan saymıştır. Hatta “zinaya yaklaşmayın” diye kesin bir uyarıda bulunmuştur.

Merhum Üstadım Seyyid Avnullah ÖZMANSUR, bir sohbet esnasında “zinaya yaklaşmayınız!” İlahi uyarısı ile ilgili olarak bana şöyle bir örnek vermişti:

“Güçlü bir mıknatıs al. Yere de bir avuç toplu iğne serp. Ardından güçlü mıknatısı bıraz yukarıdan toplu iğnelere doğru yaklaştırmaya başla. Tolu iğneler, mıknatısın manyetik alanına girdikleri anda mıknatısın çekim gücünden kurtulamazlar. Ve o güçlü mıknatıs, bütün iğneleri aynı anda “şak” diyerek kendisine yapıştırır. İşte zina suçunun manyetik alanı da böyledir. Oraya yaklaştığın anda tehlike alarmı çalmaya başlar. Biraz daha ileri gidip manyetik alana adım attığın anda faka basmış olursun… 

1976 yılında henüz lise son sınıf öğrencisiyken  dinlemiştim bu açıklamayı Hocam’dan. Aradan 45  yıla yakın bir zaman geçmesine rağmen hala dün anlatmış gibi hafızamda tazeliğini koruyor. O günlerde merhum Üstadım’ın anlattıklarını not alıyor ve kendime değişmeyen prensip ediniyordum. İşte “zinaya yaklaşmayın!” ilahi uyarısını da kendime kesinlikle değişmeyen ve ömrümün sonuna kadar da değişmeyecek olan prensip edindim elhamdülillah.

İslam’a göre zaruret olmadıkça yabancı bir kadın ile bir erkeğin tenha bir yerde baş başa kalmasına izin verilmez.

Ayrıca bir kanının, yabancı erkeklere yakınlaşmak için süslenip püslenmesi de kesinlikle izin verilmeyen yasaklardan biridir..

Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) şöyle buyuruyor:

“Hayâ (utanmak), imandandır. İman ise cennettedir (cennete götürür).”(S. Tirmizi, Tac terc. C.5, S.60)

Bir diğer Hadis-i Şeriflerinde ise şöyle buyuruyor:

“Hayâ (utanmak) güzeldir. Fakat kadınlarda çok daha güzeldir.”(Deylemi, Ö.N.Bilmen, 500 Hadis, H.No: 153)

Sevgili gençler! Namahramden kaçan iffetli bir hanım, huzur, saadet  ve mutluluk menbaı;   kendisini teşhirden zevk alan bir kadın ise, huzursuzluk ve fitne kaynağıdır.

Kurumuş ve yaprakları sararmış bir ağaca ilgi olmadığı gibi; iffetsiz, ahlaksız, karaktersiz bir insan da temiz ve ahlaklı toplumlarda ilgi görmez, saygı görmez ve ona itibar edilmez.

         Güzel ve şöhret sahibi bir kadın, kendisine bu güzelliği lütfeden Yaratıcı’yı tanımıyor, O’na isyan ediyorsa huzurlu ve mutlu görünse bile mutlaka huzursuzdur.

         Çünkü manevi mikroplar, onu için için kemirir ve günün birinde o şöhrete ulaştıran güzelliği kaybolur, sevdikleri ondan yüz çevirir.

         Ömrünün büyük bir bölümünü  karanlık ortamlarda, günah bataklığında, gayrı meşru işlerde, Allah’ın haram kıldığı işleri yapmakta  tükettiği için  geçmiş günlerine üzülerek kahrolur ve ömrünün geri kalan günleri için de toplumda yaşayan ölülerden hiçbir farkı kalmaz.

         Aklı, kalbi ve ruhu kararmış olan bu tip günahkar insanların, işlediği günahlara ve isyanlara karşılık ebedi hayatta göreceği ceza ise, ayrıdır.

        Sevgili gençler!  Akıllara şuur ve ruhlara canlılık veren İslam’dır. Kalplere haya ve iffet duygusunu yerleştiren  İslam’dır. Vicdanlara ahlak ve şeref bahşeden yine İslam’dır.

       İslamın kabul edilmediği, emir ve yasaklarına riayet edilmediği bir toplum, bozulmaya, ahlaken tefessüh etmeye ve manen çökmeye mahkumdur.

İslami hükümlere dayanmayan bir nizam çürüktür.  İslami hükümlere uymayan bir iktisad ve kültür ölüdür.  İslam’ın haya, iffet ve fazilet elbisesine bürünmeyen bir insan zelil ve hakirdir.  Yerlerde sürünmeye mahkumdur.

İslam Dini, durumu müsait olanların derhal evlenmelerini, müsait olmayanların ise, oruç tutmak suretiyle kendilerini frenlemelerini emreder.

       Sevgili gençler, bu fani dünya hayatında imanlı, ahlaklı, iffetli ve namuslu yaşamak kadar büyük bir mutluluk düşünülemez.

Dünya’da yaratılış gayesine uygun olarak mutlu yaşayan; ebedi hayatta Cennete girmeye,  orada ebediyen mutlu ve bahtiyar olarak   yaşamaya hak kazanır.

Previous Gençlere Sesleniyorum-9 ÖLÜMDEN KAÇAMAZSINIZ!…

Leave Your Comment