Gençlere Sesleniyorum-6 SEVGİYLE DOLU KALPLER

Prof. Dr. Bayram Altan

Kalp, yapı bakımından göğüs boşluğunda yumruk kadar bir organ değil, aksine vücudun en uzak hücresine kadar uzantısı devam eden ve İlahi sanatı bütün zerrecikleriyle haykıran bir organımızdır.

Kalbin iç ve dış dokuları, İlahi Kudretin eseri olan dört gözlü sistem içinde öyle harika dönüşler yapar ki, kalp bölmeleri arasında kalp kapakçıkları dediğimiz saray perdelerini andıran muhteşem kanallar oluşur.

Kalp, kanı emerken ve pompalarken, bu perdeler kalbin ta ucuna kadar uzayan nazlı telleriyle öylesine açılır ve kapanır ki, sanki Cenab-ı Hakk’ın hikmetini günde 100.000 defa İlahi bir senaryo gibi sergiler. Bir saniyeden daha kısa bir zamanda kapakların İlahi kabloları yavaş yavaş gerilir.

Bu gerilme, bir dalga hareketi gibi saniyenin yüzde birinde başlayıp, yavaş yavaş yayılır ve hücrelere giden kanın ardından, adeta dua edercesine perdenin telleri vecd içinde titrer.

Kapaktaki bu matematik ahenk öylesine güçlü bir ölçü, nizam ve düzen içinde yaratılmış ki; içinde  görev yapan binlerce hücreden birinin sırası gelince, gerilme görevine geç katılması, hayatımızın sonu olabilir.

Kalp, vücudumuzdaki bütün organların kralıdır.

Kalbin madde yapısı ile manaya geçişini sembolleştiren bu noktadan ötede çok müthiş bir yeteneği gizleniyor. O da: Sevgi!

Hiçbir organın kavrayamayacağı sevgi duygusu, yalnız kalpte oluşur, gelişir, bütün kalbi kapladıktan sonra insanın bakışlarında, davranışlarında ve konuşmalarında görülmeye başlar.

O, elektromanyetik ve sinirsel ihtişamı ve önsezisi ile tüm yeteneklerimize hükmetmeye başlayınca göz perdesinin ardında seyrettiği güzelliğin öylesine cazibesine kapılır ki, insanın en güzel yanı çıkar ortaya: SEVGİ!

Sevgi; İlahi bir tecelli sırrı ve gönül dünyasını kaplayan kutsal bir duygudur.

Sevgi ve acıma duygusu, inanan insana mahsus güzel ve özel meziyetlerdir.

Hiddet, şiddet, zulüm, saldırganlık, acımasızlık ise, hayvanlara mahsus özelliklerdir.

Sevgiden, acılar tatlılaşır; sevgiden bakırlar altın kesilir.

Sevgi, ruhu temizleyen, gönülleri neşelendiren, aile saadetini sağlayan; kaynağı İlahi ihsan ve mürüvvet  olan sevinçtir!…

Sevgiden bulanık sular arınır ve duru bir hale gelir.

Sevgiden dertler şifa bulur.

Sevgiden Padişahlar kul olur.

Sevginin yalnız ve tümüyle kalbe ait öyküsünü inkâr etmek, evreni inkâr etmek kadar abestir.

Sevgili gençler! Sevgiyi yakaladığınız zaman, kalbinize doğru dikkat kesilin. Onu adeta nabız gibi kalbinizde fark edersiniz.

Sevgi dolu bir kalp ve güler bir yüzle evinize gidip zili çaldığınızda; yine sizin gibi sevgi dolu bir kalp ve mütebessim bir yüzle kapıyı açıp sizi karşılayan eşinize selam verir  ve aynı duygularla elinden tutarsanız;  sonbahar mevsiminde ağaçların yapraklarının döküldüğü günahlarınız dökülür.

Bu ödülü kazanabilmek için karı-kocanın;  inançlı, ahlaklı birbirlerine karşı sevgi dolu ve sadık olmaları şarttır. 

İnançsız, ahlaksız, kalbinde sevgi duygusu körelmiş olan insanlar bu mükafatı elde edemezler.

Bu mutluluğa ve bu şerefe nail olamazlar.

İslam Dini’nin sevgi ve sadakatle  aile saadetine verdiği bu  güzelliği ve önemi, başka dinlerde ve sistemlerde görmek mümkün değildir.

Müslüman bir memlekette, müslüman anne ve babanın çocuğu olarak dünyaya geldiğimiz ve müslüman olarak hayatımızı sürdürdüğümüz  için ne kadar şükretsek yine de azdır.

Kalbi sevgi ile dolu bir insanın duyguları yüzüne yansır. Böyle bir insanı gördüğünüz zaman rahatlar, sevinir, huzur bulur ve mutlu olursunuz.

Onunla saatlerce, günlerce, aylarca hatta yıllarca bir arada yaşasanız bile zerre kadar rahatsız olmazsınız.

Kalbinde canlılara karşı sevgi yerine nefret duyguları hakim olan ve kalbindeki duyguları yüzüne, davranışlarına ve konuşmalarına yansımış olan biriyle karşılaştığınızda tedirgin olursunuz, ürperirsiniz, rahatsız olursunuz veya korkarsınız. Bir an önce ondan uzaklaşmanın yollarını ararsınız.

Neden?

Çünkü muhatabınızın kalbinde inanç ve sevgi olmayınca size itici ve ürkütücü gelir.

Her an ondan bir zarar geleceği endişesi taşırsınız ve yanında durduğunuz müddetçe sanki dikenler üzerinde duruyormuş gibi rahatsız olursunuz.

Ancak kalbinde sevgi, şefkat ve merhamet duyguları hakim olan bir insan böyle mi? Asla!…Ondan zarar gelmez. O yaratılanı Yaratan’dan ötürü  sever. 

Sevgi ile dolu kalpler, 150.000 kilometrelik damar şebekesi ile vücuda kan dağıtırken daha güçlüdür. Damarları daha komnitürize olmuştur, geniş ve rahattır.

Nefret dolu kalpler ise, spazmlı damarlarla hem kendini ve hem de hayat verdiği hücreleri perişan eder.

Sevgi, İlahi bir tecelli sırrıdır ve ancak Allah’a imanla kalplerde doğan kutsal bir duygudur.

Allah, kâinatın gözbebeği olarak yarattığı insana kendi sırrından kalp mucizesini vermiş ve muhteşem imzasını insanın kalbinin üzerine atmıştır.

İnsan, sevmek ve sevilmek için doğmuştur.

Çünkü sevmek, sevilmeye sebeptir.

Bu itibarla insan önce  sevgisini, kendini yaratan Cenab-ı Hakka karşı göstermelidir. Allah’ı her şeyden çok sevmelidir ki O’nun rahmet ve merhametine nail olabilsin.

Sevgi, Yüce Allah’ın insana lütfettiği bir ihsandır. Bu ihsanı, iyi ve güzel yönde değerlendirmek, insanı “kemalat” derecesine yükseltir.

Bugünkü ifadeyle olgunluğun zirvesine çıkarır.

Kalbi, inanç ve sevgi dolu insanlar ruhen sağlıklı insanlardır.

İslam’da, müslümanın müslümana sevgi dolu bir kalp ve mütebessim bir çehreyle bakması sadaka olarak kabul edilmiştir.

Bugüne kadar yaklaşık 45 ülkeye gittim. Bu konuda iki farklı yüzle karşılaştım. Biri inancından dolayı sevgi ve saygı duyguları içinde karşılıyor, diğerinde böyle bir özellik ve güzellik yok.

Kalbinde inancı olmayan bir insanın yüzündeki tebessüm,yapmacık ve sahtedir.

Bunu inancınızdan, ahlakınızdan ve İslami yaşamınızdan kaynaklanan bir ferasetle gayet açık ve net olarak anlarsınız.

Bu, Allah tarafından müslümana verilen bir özelliktir.

İnsan, aklı erdiği günden itibaren mutlu olmak için çalışır, çabalar, büyük zorluklara ve fedakarlıklara katlanır…. Mutlu olup olamayacağı meçhuldür.

Ancak gerçek mutluluk; inanç, sevgi ve iyilikten geçer.

İnançlı bir insanda sevgi ve iyilik yapma, faydalı olma, yardım etme  duygusu ön plana çıkar.

İnancı olmayan, kalbinde insan sevgisi ve acıma duygusu bulunmayan bir insanda bu güzel özellikleri görmek mümkün değildir.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) Efendimiz bu konuda şöyle buyuruyor:

“Gözler rehber, kulaklar huni, dil tercüman, kollar kanat,  karaciğer rahmet, dalak havuz, akciğer nefes, iki böbrek süzek (süzgeç) ve kalp kraldır. Kalp iyi olursa, ona tâbi olanlar (emri altında bulunanlar) da iyi olur, kötü olduğunda da kötü olur.” (Feyzü’l Kadir, Şerh-i Camiü’s-Sağir, C.4, H. No: 5952)

Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:

“İman edip de iyi davranışlarda bulunanlara gelince, onlar için çok merhametli olan Allah, (gönüllerde) bir sevgi yaratacaktır.”(Meryem Suresi, Ayet: 96)

“Kaynaşmanız için size kendi (cinsi) nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peyda etmesi de O’nun (varlığının) delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir topluluk için ibretler vardır.”(Rum Suresi, Ayet: 21)

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) bizi uyarıyor ve şöyle buyuruyor:

“Siz Mü’min olmadıkça cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de Mü’min olamazsınız” (Riyazu’s salihin c.2, Hadis No:851)

İnsan, kalbinden kin, nefret, kıskançlık ve menfaatperestlik gibi kötü duyguları atar da, onun yerine şefkat, muhabbet ve hoşgörüyü hâkim kılarsa, sevmeyi ve her şeyi güzel görmeyi başarabilir.

Mevlana Celaleddin-i Rumi der ki;

İnsanın kalbinde saklı öyle şeyler vardır ki verdikçe çoğalır. Bu hazinelerin başında SEVGİ gelir. Ardından, gönlünü rahatlatacak bir tebessüm, kalbine kuvvet verebilecek tatlı bir söz, moralini düzeltecek bir takdir, neşesini yerine getirecek güzel bir şaka, kızgınlığını giderecek bir hoşgörü, hoşuna gidecek güzel bir davranış, Allah’ın rahmetini çekecek hayır bir dua…gelir.

Sevgili gençler! İslam’ın sevgi ve hoşgörü anlayışını  en güzel  bir şekilde yansıtan büyük Hak aşığı Yunus Emre’nin şu dörtlüğü çok anlamlıdır:

Ben gelmedim kavga için,

Benim işim sevgi için,

Dostun evi gönüllerdir,

Gönüller yapmaya geldim.

Previous Gençlere Sesleniyorum-5 MÂNEVİ GÜCÜMÜZ

Leave Your Comment