PROF. DR. BAYRAM ALTAN  57 ÜLKEYİ KAPSAYAN BİR VAKIF KURDU

İslam Ülkeleri Akademisyenler Birliği Genel Başkanı ve Başbakan E. Danışmanı Prof. Dr. Bayram ALTAN, bugüne kadar gerçekleştirdiği “Sivil Toplum Kuruluşları” na bir yenisini daha ekledi.

Seçkin ve saygın, vatanını ve milletini seven, ülkemize ve milletimize hizmet etmiş bazı siyaset adamları, Türkiye Cumhuriyeti Devletine sadakat yemini yapmış ve herşeye rağmen yeminine bağlı kalan bürokrat, branşlarında üstün başarılara imza atmış akademisyen, ülkemizin maddi kalkınmasına katkıda bulunan   etkili bazı  İş adamı ve  takdire şayan büyük projeleri gerçekleştirmiş olan bazı iş  kadını dostları ile birlikte yeni bir vakıf kurdu

Merkezi İstanbul’da bulunan, kurucusu ve Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Bayram ALTAN olan vakfın kısa adı: “İSAK EĞİTİM, KÜLTÜR VE SAĞLIK VAKFI” Açılımı ise, “İSLAM ÜLKELERİ AKADEMİSYENLER VAKFI” dır.

Kuruluş yasası itibariyle aynı, fakat uluslararası düzeydeki idari yapısı ve etkinlikleri yönüyle gözde bir vakıf olduğunu söyleyen ALTAN, sözlerine şöyle devam etti:

“Vakıf; kişinin, taşınır veya taşınmaz mallarını hiçbir dış tesir altında kalmaksızın kendi rıza ve isteğiyle şahsi mülkiyetinden çıkarıp hayır ve hasenat gayesiyle yine kendisi tarafından belirtilen şart ve hizmetlerin yerine getirilmesi için ebedi olarak tahsis etmesidir.

Dini inanç ve düşüncelerin güçlü olduğu müesseseler olarak asırlar boyunca toplumun maddi ve manevi ihtiyaçlarının karşılanmasında en büyük görevi üstlenen vakıflar; İslam Hukukçularına göre doğrudan doğruya İslam’ın ana kaynağı Kur’an-ı Kerim ve Sünnet-i Seniyyeye dayanmaktadır.

Peygamberimiz Hazret-i Muhammed (s.a.v)’in Fedek Bahçesi’ni, Hz. Ömer (r.a) ve Hz. Osman (r.a)’ın kıymetli arazilerinden büyük bir kısmını insanların yararına tahsis etmeleri, vekıf müessesesini hareket noktasında temellendirmiştir.

Bu ilk örneklerden sonra Emeviler ve Abbasiler döneminde hızla gelişen vakıflar, Abbasiler döneminde hukuki esasları da belirlenerek bütün İslam Alemine yayılmıştır.

Selçuklu İmparatorluğu’nun kuruluşu ile birlikte vakıflara daha büyük bir önem atfedilmiştir.

İslamiyetin yayılmasına büyük katkıda bulunan milletimiz, İslamın beraberinde getirdiği hayri, dini, sosyal niteliklere sahip vakıf hizmetlerinin de en büyük savunucusu ve uygulayıcısı olmuşlardır.

Selçuklu Sultanları ile devletin çeşitli kademelerinde görev alan yöneticiler birbirleriyle yarışır hale gelmişlerdir. Daha sonra kurulan Beylikler de bulundukları yerlerde vakıf müesseseleri geliştirmiş ve her geçen gün yenilerini eklemişlerdir.

Vakıflar en mükemmel ve en görkemli dönemini ise Osmanlılar devrinde yaşamıştır.  Sayıları yüzbinleri aşan, insanlığa hizmette geniş alanlara yayılan Türk-İslam vakıflarının sanat yönüyle de zirveye ulaşması bu dönemde olmuştur.

Osmanlının Anadolu’da ve hakimiyetini sürdürdüğü her ülkede, aradan asırlar geçmesine rağmen adım başına bir vakıf eserine rastlanması bu dönemdeki vakıf inkişafının en güzel ve en açık delilidir.

Zamanla artan vakıf hizmetlerinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere 1826 tarihinde “Evkaf-ı Humayûn Nezareti” resmen kurulmuştur.

Cumhuriyetin kurulmasından sonra da vakıflar bir müddet daha önceki esaslara göre idare edilmiştir. Asıl değişiklik, 5 Haziran 1935 tarihinde yürürlüğe giren 2762 sayılı “Vakıflar Kanunu“ ile yapılmıştır. Ayrıca 1967’de yürürlükteki kanunun vakıfla ilgili kısmında yapılan değişiklikle 903 sayılı kanuna göre kurulan Yeni Vakıflar vardır ki, son yıllarda sayıları ve hizmet alanları tarihi fonksiyonuna uygun olarak gittikçe çoğalmıştır.

Gerçekten milletimiz, ruhi yapısında mevcut olan dayanışma, yardımlaşma gibi yüksek insani düşünce ve duygularının, benimsedikleri Yüce İslam Prensipleriyle birleşmesi neticesinde diğer milletlere örnek olacak vasıfta ölümsüz vakıf eserleri meydana getirmiş ve dünya üzerinde ulaştıkları her yerde bu eserleri insanlığın hizmetine tahsis etmişlerdir.

Böylece maddi mal ve servet sahibi olmanın verdiği haz ve heyecanın yanında gerek çevrelerine ve gerekse bütün insanlığa faydalı olmanın manevi nimetlerinden istifade ederek eserleri ve isimleriyle ebedileşmeyi başarmışlardır.

En kısa zamanda yurdumuzun dört bir yanında şubeler açıp eğitim, kültür ve sağlık alanlarında etkili hizmetlerde bulunacağız. Ayrıca 57 İslam Ülkesinde temsilcilikler açık, hizmet alanımızı Uluslararası düzeye çıkarmak arzusundayız.  Bütün İslam Ülkelerinden kriterlerimize uygun olarak seçtiğimiz binlerce akademisyen ve iş adamı dostlarımız var.  Bunları ilk Genel Kurul Toplantısında hem vakfımızda hem de Birliklerimizde değerlendireceğiz inşaallah.

Eğitim Kurumları ağını oluşturmak bizim en önemli projelerimizden biridir. Okul öncesinden başlayıp çıtayı Vakıf Üniversitesine kadar yükseltmeyi hedefliyoruz.  Bir hastane açmak da yine projelerimiz arasındadır.  Üniversite öğrencilerinden başarılı olup da maddi desteğe ihtiyacı olanlara BURS vereceğiz. Fakir, yetim ve kimsesizlere yardım elimizi uzatacağız. Kısacası İslam Ülkelerinin kalkınmasına katkı sağlayacak önemli projelerin gerçekleştirlmesine vesile olacağız ve   Sadaka-i Cariye hükmünde olan hizmetlere de ağırlık vereceğiz.

Tarih boyunca sosyal hizmetler alanında pek çok katkılarda bulunmuş olan Vakıf kuruluşlarının temelinde; şüphesiz Allah’ın rızasını kazanma inancı yatmaktadır.

Hak rızasına dayalı bu gönüllü müesseseler ile milletimiz kendisiyle barışık, çevresiyle kavgasız bir zirve medeniyet oluşturdu.

Tabiatı işleyen, gönülleri birbirine bağlayan bu örnek hizmetler bugün de yeşertilebilir diye düşündük…

İSAK VAKFI’ nı bu amaçla kurduk!…”

Previous PROF. DR. BAYRAM ALTAN MALDİVLERDEN GELEN DEKANI AĞIRLADI

Leave Your Comment