Gençlere Sesleniyorum-7 İNSANLIĞIN KURTULUŞ REHBERİ

Prof. Dr. Bayram Altan

Dünyaya ilk defa gözlerini açan insanoğlunun; ne kadar masum, sevimli ve tertemiz olduğu bilinen bir gerçektir. Bu nezahat ve masumiyet, zamanla insanın içinde bulunduğu durumuna göre değişiveriyor…

İnsanın nezahat ve nasumiyet hâli ile birlikte zamanın akışı içinde fiziki yapısı, düşünce tarzı hayata bakış açısı da gelişiyor ve değişiyor…

 Büyük bir hızla meyana gelen bu değişiklikler,; ortama, çevredeki yaşam biçimine, gelenek ve göreneklere, yetişme tarzına, aile yapısına göre insanı alıp bazen karanlık mekanlara itiyor, bazen de gün gibi aydınlık dünyalara kavuşturuyor…

Bazı insanların içine sürüklendikleri; insan ruhunu sıkan, gönlünü karartan ve hayatını felce uğratan bu karanlık ortamda; sıkıntılar, ızdıraplar, huzursuzluklar ve hafakanlar başlıyor…

Karanlık dünyalarda kurtuluş arayan insanların mutlu oldukları asla mümkün değildir. Zaman zaman içinde bulundukları sıkıcı, üzücü ve bunaltıcı durumlara dayanamadıkları için kurtuluşu yüksek bir yerden atlayıp hayatına son vermede  yani intiharda bulan zavallı insanların acı sonları bunun bir örneği değil midir?…

Günümüzde  hemen her kültür seviyesindeki insanın  inandığı bir konu da, maddenin insan ruhunu doyuramadığı gerçeğidir.

Mutluluğu maddi değerlerde arayan insanlar, zamanla bu inancın yanlış olduğunun farkına varıyor ve ruhunu doyuracak bir arayış içine girmek zorunda kalıyor…

Sevgili gençler!  Bir kristali elinize alıp güneşe tutun. Göreceğiniz manzara, sizi hayretler içinde bırakır. Tarifi mümkün olmayan nice renkleriniçinde, etrafa ışık saçan binlerce güneşler görürsünüz…Ve hangi tarafından bakarsanız bakın, sonuç aynıdır:  Güneşler…güneşler….

İşte bu kristal gibi Kur’an-ı Kerim’in her âyeti ayrı ayrı ve bağımsız birer  güneşe  benzer. O eşsiz güneşe pervane olan insanlar, tarih boyunca zirveleşmiş ve şahikalaşmışlardır.

Kur’ana sarılan ve Kur’an’ın hakkını gözetip onu üstün tutan milletler, yükselmiş, ilerlemiş, kalkınmış ve düşman karşısında daima mansur ve muzaqffer olmuşlardır..

Misafir kaldığı odada Kur’an bulunduğu için, ayaklarını uzatıp yatmayan ve saygı gösteren Osman Gazi’nin asil ve necip nesline Cenab-ı Hak, 600 sene hükümranlık ve cihan sultanlığı şerefini bahşetmiştir.

Kutsal kitabına saygı göstermeyen, ahkamıyla amel etmeyen günümüzdeki  bazı müslümanların durumu ise gözler önündedir.

İnsanın; hayat suyu,kalbinin cilası, gönlünün salası, ruhunun gıdası, dertlerinin devası, manevi hastalıklarının şifası olan mukaddes bir kitabımız var.

  O da; 1500 seneden beri değişmemiş ve değiştirilememiş, kıyametin kopacağı güne kadar da değiştirilemeyecek olan  mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerim’dir.

 1977 yılında müslüman olup Yusuf İslam adını alan ünlü ses sanatçısı kardeşimiz şöyle diyor:

     “İslam bize doğru yolu açıkça göstermiştir. Ona sarılmaktan başka bir çare bilmiyorum. Bu, mutluluğa ve başarıya götüren tek yoldur. İlahi emirlerin doğrultusunda hareket etmekten başka her eylem, insanı uçuruma götürür.

  Ben her sabah ve akşam namazdan sonra muhakkak Kur’an okuyorum. Kur’an ile ilişkiyi hiç kesmemek lazım ki, iman diriliğini muhafaza edebilelim. Kur’an-ı Kerim’i ekmek gibi, su gibi günlük ihtiyaç olarak düşünmek ve görmek gerekir”

İnsanların Peygamberlere ihtiyacı olduğu gibi kutsal kitaplara da ihtiyacı vardır. İnsan, doğuştan sahip olduğu tefekkür yeteneği sayesinde, bazı gerçekleri idrak edebilir.

    İnsan, kendisinin ve kainatın bir yaratıcısı olduğunu kavrayabilir. Dünyayı tanıyabilir ve bazı görevlerinin olduğunu hissedebilir.

Ancak insanın gücünü aşan konularda İlahi bir yardıma, vahye ve kutsal bir kitaba ihtiyacı olduğu açıktır.

Kullarının ihtiyacını en iyi bilen ise, onları yaratan Allah’tır.

Allah insanlara  Peygamberler  gibi İlahi kitaplar da göndermiştir..

İlahi kitaplar, gönderildiği ümmet için birinci derecede bilgi kaynağıdır.

Dinin inanç esasları, ibadet kuralları, ahlaki ilkeleri, İlahi emir ve yasakları  hep kutsal kitaplarla belirlenir.

     Yine kainatın yaratılışı, insanın başıboş yaratılmadığı, yaratılış amacı, insanın yaratılmışlar içindeki yeri, insanın  Yaratan’a ve yaratılmışlara karşı görevleri, fert ve toplumun huzuru ve iki cihan saadeti için gerekli olan bütün konular ve kurallar son İlahi kitap olan Kur’an-ı Kerim’de açıklanmıştır. 

Kur’an-ı Kerim, son Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v)’e Allah tarafından vahiy yoluyla bildirilen İlahi Kelam’ın adıdır.

Kur’an’a adını bizatihi Allah vermiştir.

Kur’an-ı Kerim, Peygamber Efendimiz 40 yaşını doldururken bir ramazan günü (Kadir Gecesi) vahyedilmeye başlamış; ayet ayet, sure sure nazil olarak, 22 sene, 2 ay ve 22 günde tamamlanmıştır.

 Cenab-ı Hak, Kur’an hakında şöyle buyuruyor:

“Şüphesiz ki bu Kur’an en doğru yola iletir; iyi davranışlarda bulunan mü’minlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler.”(İsra Suresi, Ayet: 9)

“Biz, Kur’an okuduğun zaman, seninle ahirete inanmayanların arasına gizleyici bir örtü çekeriz. Ayrıca onu anlamamaları için kalplerine bir kapalılık ve kulaklarına bir ağırlık veririz. Sen, Kur’anda Rabbinin birliğini yadettiğinde onlar, canları sıkılmış bir vaziyette, gerisin geri dönüp giderler.”(İsra Suresi, Ayet: 45-46)

“Kur’an’ı kesinlikle biz indirdik;  elbette onu yine biz koruyacağız.”(Hicr Suresi, Ayet:9)

İlk ayetler, Mekke-i Mükerreme’de nazil olmuş, Peygamberimizin hicretinden sonra Medine-i Münevvere’de devam etmiştir. Bu itibarla Kur’an-ı Kerim’deki sureler, Mekki ve Medeni olmak üzere ikiye ayrılır.

Mekke’de nazil olan sureler,  genellikle kısa sureler olup daha çok inanç hükümlerini ihtiva eder. Allah’ın varlığını, birliğini ve kudretini öğretir. Şirkin kötülüğünü,  sapıklık içinde olan kavimlerin başlarına gelen felaketleri anlatır. İbret almamızı hatırlatır. Mekki surelerde hitap, daha ziyade “Ey insanlar!” diye başlar, ruhu sarar, cezb eder ve zalimleri korkutur.

Medine’de nazil olan sureler ise, daha uzundur. Bu dönemde nazil olan surelerde daha ziyade dinin “ibadet ve muamelat” kısımları öğretilmiştir. Yahudilerin, Hıristiyanların ve münafıkların tutumlarından haber verilmiştir. Bu dönemdeki surelerde hitap daha ziyade “Ey İman Edenler” diye başlar.

Günümüzde,  dünyanın en çok okunan, ezberlenen ve okundukça büyük bir haz duyulan, manevi huzura erilen kitabı, Kur’an-ı Kerim’dir. Çünkü Kur’an, okunmak, öğrenilmek ve hükümleri uygulanmak için gönderilmiştir.

Bir Ayet-i Kerime’de Yüce Allah şöyle buyuruyor:

Biz onu, Kur’an olarak, insanlara dura dura okuyasın diye (ayet, ayet, sure, sure) ayırdık; ve onu peyderpey indirdik.” (İsra Suresi, Ayet: 106)

Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’in hem harfleri, hem de lafızları Allah kelamıdır. Kur’an’ın hiçbir kelimesinde insan sözü yoktur. Peygamberimiz (s.a.v), Cenab-ı Haktan vahyi nasıl almışsa aynen tebliğ etmiştir.

Kur’an; inanarak okuyanlar için rahmet ve hidayettir. En doğru yol, Kur’an yoludur. Kur’ana uyan asla sapıtmaz. Çünkü o, Allah kelamıdır. Kur’an okuyanın kalbi nurlarla dolar. Yüzünde ilahi nur tecelli eder.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) bu konuda bakınız ne buyuruyor:

Sizin en hayırlınız, Kur’an’ı öğrenen ve öğreten kimsedir.”(S.Buhari, R. Salihin Terc. C.2, H. No: 997)

Kur’an okuyunuz! Zira Kur’an, okuyanlara kıyamet gününde şefaatçi olarak gelir.”(S.Müslim, R.Salihin Terc. H.No:995)

Allah kitabından bir harf okuyana bir sevap vardır.  Her bir harf,  on misli ile karşılık görür. “Elif Lam Mim” bir harftir, demiyorum. Lakin “elif” bir harf, “lam” bir harf, “mim” bir harftir”(S.Tirmizi, R.Salihin Terc., C.2, H.No: 1003)

        Sevgili gençler!… sizin şahsınızda bugün yeryüzünde yaşayan ve sayıları sekiz milyara yaklaşan insanlara sesleniyorum! 

Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim, çağları aşan bir kitaptır. O, kıyamet gününe kadar gelecek olan insanlara bir kurtuluş vesilesidir.

Bazı insanlar kabul etse de, etmese de Kur’an, dünya semasını cehalet karanlıklarından sıyırıp  İlahi nuruyla  aydınlatmaya başladığı gün, büyük bir devrim gerçekleştirmiştir.

Kur’an’ın mesajını teksif ettiği tek ilgi ve hitap merkezi insandır.  Yaratılış itibariyle iyiye de kötülüğe de meyilli olan insanın ıslahı ve  hidayeti Kur’an’ın en büyük hedefidir.

       Kur’an, bütün muhaliflere rağmen bu hedefine ulaşmıştır. Bugun yeryüzünde sayıları 2.000.000.000’ a yaklaşan müslümanlar  Kur’an mucizesinin en güzel ve en önemli  örneğidir. 

Cehalet ve isyan karanlıklarından sıyrılmak isteyenleri,  ruhi bunalım içinde kıvrananları, günah bataklığından kurtulmak isteyenleri, bundan sonraki yaşamlarına yeni bir sayfa açmak istiyenleri tek kurtuluş  yolu olan İslam’a davet ediyorum!…

      Huzur, güven ve iki cihan saadeti ve  dünya hayatında adeta Cennet hayatı yaşamak isteyenleri tek kutuluş yolu olan İslam’a ve onun kutsal kitabı olan Kur’an güneşinin aydınlığına davet ediyorum!..

Previous Gençlere Sesleniyorum-6 SEVGİYLE DOLU KALPLER

Leave Your Comment